Glutatyon, antioksidan bir maddedir, insan vücudunda doğal olarak bulunmaktadır. 3 temel aminoasitten meydana gelir, karaciğer hücrelerinde ve merkezi sinir sisteminde yer alan sinir hücrelerinde üretilmektedir. Yapısında bulunan aminoasitler; L-glutamat, Glisin ve L-sisteindir. Bu maddelerin görevi; bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi, vücuttaki serbest radikallerin temizlenmesi, ilaçların metabolizması ve toksik maddelerin uzaklaştırılmasıdır.

Glutatyon Cilde Nasıl Uygunır?

Glutatyon Nedir, Ne İşe Yarar?

Kişinin sağlıklı kalabilmesi ve hastalıklardan korunabilmesi için ihtiyaç duyulan moleküllerden biri glutatyondur. Hücreler enerjilerini mitokondrilerden almaktadır. Mitokondrilerin sağlıklı bir şekilde çalışabilmesi için ihtiyaç duydukları maddedir. Hücrelerde oluşan kanserleşmede işlev bozukluğuna sahip olan ya da bozulan mitokondrilerin rolü fazladır. 

Mitokondrilerde oluşan kanserleşme; hücrelerin solunum yaparken oksijen yerine glukoz kullanması durumunda oluşmaktadır. Buna hücreleri sağlıksız ortamı ve toksinler etki etmektedir. Kişinin sağlığını koruması, hastalıklardan kaçınması, fiziksel performansın artması, bağışıklık sisteminin güçlenmesi, enflamasyonun kontrolü ve yaşlanma etkilerinden kaçınması için ihtiyaç duyduğu şey glutatyon düzeyinin yüksek seviyelerde olmasıdır.

 Yapılan çalışmalara göre glutatyon seviyesi yüksek olduğunda;

  • Kaslarda hasar oluşumunun azalması,
  • Kasların dayanıklılığını ve kuvvetinin artırması,
  • Kasların herhangi bir durumda iyileşme sürecini kısaltması,
  • Metabolizmanın kas yapımının artarak yağ depolanmasının azalması gözlemlenmiştir.

Glutatyonu oluşturan glisin, sisteline ve L-glumat aminoasitleri; demans gibi birçok kronik hastalıkta, kanserde, kalp ve damar hastalıklarında, yaşlanma gibi durumların önlenebilmesi için temel öneme sahip maddelerdir. Vücudumuzda doğal olarak üretilen glutatyon, serbest radikalleri karaciğere taşıyarak yenilemesi sebebi ile ana antioksidan madde olarak adlandırılmaktadır. Toksik atık olarak adlandırılan serbest radikaller, normal hücrelerdeki metabolik oksidasyonun yan ürünleridir. Anti oksidanlar tarafından etkisiz hale getirilmezlerse bağışıklık sistemini etkileyebilecek hastalıklara hatta kansere yol açabilir.

Glutatyon Eksikliği Neden Olur?

Vücudumuzda bulunan glutatyon düzeyinin eksilmesi iki faktörle ele alınmaktadır. Bunlar iç ve dış faktörlerdir. İç faktörler; DNA’nın onarılması, vücudumuzun bağışıklık sistemi, oksidatif stresten korunma gibi durumlarda bu tedaviye duyulan ihtiyacın artmasıdır.

Toksikler ve maruz kaldığımız çeşitli zararlı maddeler dış faktörlerdir. Glutatyon dış faktörlerde detoksifikasyon için ihtiyaç duyulmaktadır. 

Glutatyon eksikliğine sebep olan faktörlerden bazıları şu şekildedir:

  • Sentetik gıda boyaları, akaryakıt ürünleri, aseton, tiner, evde kullanılan temizlik ürünleri, (deterjanlar, naftalin, çamaşır beyazlatıcıları vb.)
  • Böcek ilaçları, zirai ilaçlar
  • Gıdalardaki kimyasal katkılar (sosis, salam, tütsülenmiş gıda vb.), nitratlar, alkol, klorlu su tüketimi
  • Parasetamol, ağır metaller (kurşun, bakır, cıva (aşı, diş dolgusu, dövme)
  • Printer toner ve fotokopi mürekkepleri, mutfak malzemeleri (konserve kutuları, karton ambalajların iç kısmındaki kaplamalar, yapışmayan tava kaplamaları vb.)
  • Elektromanyetik alanlar, röntgen ışınları, UV radyasyon, 
  • Endüstriyel atıklar, sigara-mangal-egzoz dumanı vb.

20 yaşından itibaren vücuttaki glutatyon üretimi her on yılda %10 azalma göstermektedir. Sıralanan faktörlerden kaçınmak mümkün olmasa da birçoğunu detoks yaparak, toksinlerden kaçınarak ve düzenli bir yaşam tarız oluşturarak en az seviyeye indirebiliriz. Diğer dış faktörlerden bazıları şu şekilde sıralanabilir:

  • Aşırı egzersiz yapılması, vücuttaki serbest radikallerin artmasını sağlar, bu da glutatyonun azalmasına sebep olur.
  • Kronik stres, depresyon, kaygı-endişe, gece melatoninin salınmasını baskılayan başucu lambası, tablet ve telefon gibi cihazlardan vücuda yayılan mavi ışık.
  • Yetersiz beslenme, vitamin ve minerallerin vücutta eksik olması durumunda glutatyon sentezi yeterli olmaz. Diğer antioksidanların vücutta yetersiz olması glutatyonun artmasına neden olmaktadır.

Glutatyonun Faydaları Nelerdir?

Vücuttaki glutatyon düzeyi stres, çevresel etkenlere maruz kalarak toksin maddelerle temas ya da yetersiz beslenme gibi sebeplerle azalabilir. Yaşlanmaya bağlı olarak vücutta azalma gösteren glutatyon doğal olarak vücutta oluşabildiği gibi dışarıdan takviye de edilebilir. Glutatyonun dış takviye olarak alınabilmesi için, serum (intravenöz), topikal, inhale, kapsül ve sıvı formları kullanılabilir.

Bazı durumlarda tedavinin serum ile yapılması oral olarak yapılan glutatyonun tedavisine göre etkili ve fayda sağlayan sonuçlar verebilir. Alkol kullanımının azaltılması, yaşlılık etkilerinin giderilmesi, karaciğer hastalıklarının tedavi edilebilmesi, kalp-damar hastalıkları ve nörolojik hastalıklarla birlikte kronik hastalıkların tedavisinde önerilebilir. Pek çok hastalığın tedavi planında yer alan glutatyonun kanıtlanmış etkileri bulunmamaktadır. Bilinen faydaları şu şekildedir:

  • Uykunun düzenlenmesine yardımcı olur, cildin sağlıklı ve genç görünmesini sağlar.
  • Alzheimer, otizm ve parkinson hastalarının tedavisinde kullanılmaktadır.
  • Sigaranın vücutta bıraktığı toksik maddelerin temizlenmesinde ve bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinde faydalıdır.
  • Vücudun C ve E vitamini üretmesini sağlar, kanserde destekleyici tedavi olarak kullanılır.
  • Cildin beyazlamasını sağlar ve serbest radikallerin üretimini engelleyerek erken yaşta yaşlılık belirtilerinin oluşmasını önler.
  • Karaciğer yenilenmesini hızlandırır ve yaşlı bireylerdeki insülin direncini önler.
  • Vücutta yeterli düzeyde glutatyon bulunması kanserli hücrelerin oluşmasına engel olur. Bu bağlamda tümör oluşmasını önler. Bağışıklık sisteminde yaşanabilecek herhangi bir hastalıkta mücadele eder.
  • Oksidatif stresin tedavisinde ve vücutta biriken toksik maddelerin giderilmesinde kullanılmaktadır.
  • Glutatyon ile ilgili yapılan çalışmalara göre; vücuttaki seviyesi düştükçe toksik maddelerin vücuttan uzaklaştırılması zorlaşmakta bu da vücuda zarar vermektedir. Glutatyon toksik maddeler ile mücadele ederek vücuttan atılmasını sağlar. 
Glutatyonun Cilde Faydaları?

Glutatyon Hangi Hastalıklara İyi Gelir?

Glutatyonun kanıtlanmış etkileri bulunmasa da pek çok hastalığın tedavi planına dahil edilmektedir. Doktorlar tarafından çoğu hastalığın tedavisinde tavsiye edilen bu maddenin hangi hastalıklara iyi geldiği ve etki sağladığı aşağıda sıralanmıştır.

Oksidatif Stresin Azaltılması

Serbest radikallerin vücutta arış göstermesi durumunda, vücudun bu radikallerle baş etme mekanizmasının bozulması ve dengesizleşmesi, oksidatif stres olarak adlandırılmaktadır. Oksidatif stresin vücutta artış göstererek ciddi seviyelere ulaşması durumunda pek çok hastalık için vücut korumasız hale gelir ve var olan hastalıkların kötüleşmesine sebep olabilir.

Periferik arter hastalığı, kanser, diyabet ve romatoid artrit bu hastalıklar için başlıca örnekler olarak gösterilebilir. Oksidatif stresin vücuttaki olumsuz etkilerini azaltmak ve mevcut hastalıkların hafiflemesi için güçlü antioksidan özelliği gösteren glutatyon kullanılabilir. Glutatyonun vücutta eksik seviyede olması oksidatif stresin artmasına yol açar. Bu zemin kanserin gelişmesi ya da seyrinin kötüleşmesi için uygun bir ortam oluşturur.

Karaciğer Yağlanması Tedavisinde Hücrelerdeki Hasarın Azaltılması

Karaciğer hastalarında hücre düzeyinde hasar oluşumunun artması glutatyonun eksik seviyede olmasıyla ilgilidir. Hücrelerdeki hasarın artması sonucunda ölüme sebep olabilir. Çok fazla alkol kullanan bireylerde bu durum daha şiddetli görülebilir.

Karaciğer yağlanması alkol kullanmayan bireylerde de görülebilen bir rahatsızlıktır. Glutatyonun karaciğere etkisi için yapılan çalışmalara göre glutatyon; kronik karaciğer yağmasının görüldüğü hastaların kanında bulunan enzim, bilirubin ve protein seviyelerinde iyileşme göstermiştir. Bu tip hastalardaki en etkili tedavi yöntemi serum ile glutatyon uygulanmasıdır.

Yaşlı Bireylerin İnsülin Direncinde İyileşme

Glutatyonun seviyeleri 20 yaşından sonra kademeli olarak azalır. Yaşlanmaya bağlı olarak glutatyon sentezinin ve düzeyinin azalması, vücuttaki depolanan yağın artması ve yağ yakılmasının azalmasıyla ilişkilendirilmektedir. Glisin, sistein gibi amino asitlere ek olarak glutatyon takviyesinin yapılması insülin direncinde iyileşmeyi sağlayabilir. Aynı zamanda yağ yakım düzeyinde de atış sağlar. 

Periferik Arter Hastalarında Semptomların Hafifletilmesi

Periferik arter hastalığı genellikle bacaklarda görülen, periferik atar damarlarda tıkanıklık ve plak oluşmasıdır. Vücuda uygulanan takviyeleri ile kan damarlarındaki dolaşımın iyileştirilmesi, fiziksel aktivitelerde oluşan ağrıların azaltılması ve eksik olan glutatyonun düzeyleri tamamlanması sağlanır.

Parkinson Hastalığında Semptomların Azaltılması

Merkezi sinir sistemi etkilenen parkinson hastalarında; titreme, fiziksel hareketlerde yavaşlık ve bilişsel bozukluklar gibi semptomlar görülmektedir. Bu hastalığın bilinen bir tedavi yöntemi bulunmamaktadır. Glutatyon takviyeleri hastalığın semptomlarının azaltılması ve ileride artmaması için kontrol altına alınabilmesini sağlar. 

Otoimmün Hastalıklara Karşı Bağışıklık Sisteminin Güçlendirilmesi

Kronik inflamasyon otoimmün hastalıklara bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Bu durum oksidatif stres seviyelerinin artmasına sebep olur. Vücuda uygulanan glutatyon takviyeleri bağışıklık sistemini güçlendirir ve oksidatif stresi azaltır. Vücuda zarar veren ve korunmasız bırakan serbest radikalleri vücuttan uzaklaştırarak hücrenin sağlığını etkileyen mitokondriyi korur. Çölyak, romatoid artrit ve lupus gibi hastalıklar otoimmün hastalıklara örnek olarak gösterilebilir.

Otizmli Çocuklarda Oksidatif Hasarın Azaltılması

Otizmli çocuklarda yapılan araştırmalara göre beyin hücrelerindeki glutatyon seviyesi diğer bireylere göre düşük, oksidatif seviyesi yüksek olabilir. Çocuklara uygulanan takviyelerin faydası ya da etkisi henüz kanıtlanmış değildir.

Diyabetin Kontrol Altına Alınarak Etkilerinin Azaltılması

Glutatyon seviyesinin azalması kandaki şeker oranının uzun yıllar boyunca yüksek seviyeden olmasıyla ilişkilendirilmektedir. Oksidatif stresin artmasına sebep olan glutatyon eksikliği, vücuttaki dokuların olumsuz yönde etkilenmesine ve hasar görmesine neden olabilir.

Diyabetin bu durumda dokuları etkileme şiddeti artar. Diyabet hastalarının iyileşmesine yardımcı olması için glisin, glutatyon ve sistein içeren takviyeler, diyet programları ile birlikte uygulandığında hastalarda iyileştirici etki oluşturur.

Solunum Yolu Hastalıkları Semptomlarının Azaltılması

KOAH, kistik fibrozis ve astım gibi solunum sistemi hastalıklarında tedavi amaçlı kullanılan glutatyonun yan ürünü olan N-asetilsistein sıklıkla tercih edilmektedir. Bu maddenin işlevi; mukusun yapısında incelme sağlayarak akışkan hale getirmektir. Bu işlevlerin etki etmesi ile mukusun akışkanlığı arttığı için hastanın solunum yollarında artan daralma şikâyeti azalır ve belirgin ölçüde iyileşme görülür.

Glutatyon Hangi Besinlerde Bulunur? 

Glutatyon yapısı itibari ile kükürt ve aminoasit barındırır. Kükürt bakımından yüksek orana sahip gıdaların tüketilmesi, vücuttaki glutatyon sentezine destek olabilir. Kükürt içeriği yüksek olan gıdalardan bazıları şu şekildedir:

  • Baklagil çeşitleri, sarımsak ve soğan, turpgiller
  • Brüksel lahanası, brokoli, karnabahar gibi gıdalar karaciğerde glutatyon üretimine katkı sağlar
  • Melatonin hormonunun salgılanmasını sağlayan gıdalar, karaciğer, beyin, kaslar ve en önemlisi kandaki glutatyonun seviyesini artırmaya yardımcı olur. Melatonin içerek tek gıda vişnedir.
  • Glutatyon sentezinin oluşması için ihtiyaç duyulan maddelerden biri magnezyumdur. Magnezyum; ayçiçeği çekirdeği, badem, yer fıstığı, kabak, ceviz, balık, ıspanak, fasulye ve balkabağı çekirdeğinde bulunur.
  • Vücudun çinko değerlerinin düşük olması, glutatyonun düzeylerini düşmesine atması da toksikliğe neden olur. Bunun için ideal günlük tüketim miktarı 8-11 miligramdır. Çinkonun bulunduğu besinler; Tavuk ve balık gibi düşük ağ oranına sahip yüksek protein içeren gıdalar, kabuklu deniz ürünleri
  • Haftada en az 3 defa olmak üzere günlük 30 dakika yapılan yoğun egzersiz vücuttaki antioksidan seviyesini ve buna bağlı olarak glutatyonun artmasını sağlar.
  • Lenfositlerde ve kırmızı kan hücrelerinde glutatyon düzeyinin artması için C vitaminin tüketilmesi önemlidir. Çilek, yeşil ve kırmızı biber, greyfurt, portakal, kivi içerdikleri C vitamini açısından zengin besinlerdir.
  • Glutatyon ile birlikte vücudun bağışıklığı için çalışan önemli antioksidanlardan biri de E vitaminidir. C vitamini ile çalışarak glutatyonun sentezlenmesine yardımcı olur. Alabalık, ıspanak, badem, avokado, ayçiçeği, tatlı patates ve zeytinyağı gibi gıdalar içeriğindeki E vitamin açısından zengindir.
  • Glutatyon üretilmesi için uyarıcı etki gösteren gıdalar; kakule, çörekotu, tarçın ve zerdeçaldır.

Glutatyon Seviyesi Nasıl Olmalıdır?

Glutatyon seviyesinin artırılması için tüketilmesi gereken gıdalara ek olarak; patates, havuç, ıspanak, avokado, kavun, süt proteini gösterilebilir. Bu besinler tek başına tüketildiği gibi kombine edilerek de tüketilebilir, glutatyon seviyesinin artması sağlanabilir. Glutatyona ek olarak birlikte takviye edilebilen maddelerden bazıları; selenyum, N-asetilsistein ve C12 vitaminidir. 

Kullanılması gereken glutatyon seviyesi ve dozları ile ilgili yeteri kadar çalışma bulunmamaktadır. Bu dozlar; hastanın yaşı, cinsiyeti, sağlık öyküsü, alerjik reaksiyon durumları gibi pek çok faktör göz önünde bulundurulmaktadır. Doz seviyelerinin belirlenmesi kişiden kişiye değişiklik göstermektedir. 

İçeriğinde glutatyon bulunan gıdaların çok fazla pişirilmemesi, içeriğindeki maddenin kaybolmaması bakımından önemlidir. Yaşam düzeninde birey uykusuzluk yaşıyorsa bu glutatyon seviyelerinin olumsuz yönde etkilenmesine sebep olmaktadır. Seviyenin artması için dengeli ve yeterli uyku düzeninin sağlanması önemlidir.

Glutatyon Yan Etkileri ve Riskleri Nelerdir?

Besinlerde bulunan glutatyonun organik gıdalara tüketimi, kişinin alerjik bir durumu yoksa genel olarak risk oluşturmaz. Önemli olan doz miktarıdır. Doğal ya da yapay olarak vücuda alınan glutatyon takviyesi, her bireyde aynı ölçüde olmayabilir. Her durumda da ihtiyaç duyulan bir takviye değildir. 

Vücuttaki seviyesinin tam olarak ölçülmesi sağlanamadığı için glutatyonun vücutta eksik olması durumunda gösterdiği semptomlar net olarak bilinmemektedir. Kronik hastalıklara engel olunabilmesi ve düşük düzeyde olan glutatyonun yükseltilebilmesi için alınması gereken tedavi şekli ve dozu doktor tarafından belirlenmelidir. Olası yan etkileri ve riskleri şu şekildedir:

  • Karında oluşan hazımsızlık, şişkinlik ve kramplar
  • Solunum yollarında yaşanan rahatsızlıklar, nefes darlığı yaşanan sıkıntılara bağlı olarak gelişebilen alerjik reaksiyonlar
  • Lokal ya da bölgesel olarak vücutta dökülmelerin oluşmasına sebep olabilen alerjik reaksiyonların tetiklenmesi
  • Uzun süre glutatyon takviyesi uygulanan bireyin çinko değerlerinde azalma oluşması
  • Yapılan araştırmaların kısıtlı olması ve elde edilen sonuçların yetersiz olması sebebi ile takviye ile ilgili net bilgiler yoktur. Hamile ve emziren kadınların tüketmemesi tercih edilir.
  • Cilt üzerinde gözle görülebilen yan etkiler oluşabilir. Glutatyon enjeksiyonları; kanda zehirlenme, böbrek yetmezliği ve ciltte soyulma olması gibi sorunlara yol açabilir.
  • Her birey için uygulanması güvenli ve sağlıklı bir yöntem olmayabilir. Hekime danışmadan takviye alınmaması önemlidir.

Glutatyon Tedavisi Nasıldır?

Antioksidanlar arasından güçlü bir yapıya sahip olan glutatyonun vücutta yeterli seviyede yer alması ve sentezlenebilmesi oldukça önemidir.  Bu antioksidanın yüksek seviyelerde vücutta bulunması bazı risklere yol açabileceği gibi azalma olması durumunda vücut bazı hastalıklara karşı korunmasız hale gelebilir. Genellikle hamilelik ve emzirme sürecinde olan kadınların takviye olarak kullanması önerilmemektedir.

Solunum hastalıklarına sahip olan ya da risk taşıyan bireylere glutatyonun uygulanması tavsiye edilmemektedir. Alerjik bünyeye sahip olanlar ve astım, bronşit gibi solunum yolu hastaları glutatyon tedavisi sürecinde dikkatli olmalıdır. Yüksek miktarda uzun süre alınan bu takviye çinko düzeyinin düşmesine sebep olabilir. 

Doğru bir tedavi planlaması yapılması için hekime başvurulmalı, reçetesiz ya da doktor tavsiyesi olmadan takviye alınmamalı, bu özellikteki besinler tüketilmemelidir. Vücutta eksik olması durumunda doktor gözetiminde tedavi uygulanmalıdır.

Glutatyon tedavisi 3 farklı şekilde hastaya uygulanabilir. Bunlar; tablet, nebülizatör solunum ve damardan serum uygulaması şeklindedir. Kişiden kişiye uygulanan doz ve yöntem değişiklik gösterebilir. Bu doktor tarafından belirlenmektedir. Ağızdan takviye alınması durumunda 2 ay 500 mg uygulanabilir. Yapılan araştırmalara göre bu doz miktarı seviyelerin yükselmesini sağlamaktadır.

En başarılı takviye tedavisi damardan yapılan enjeksiyon işlemidir. Damardan vücuda aktarılan glutatyon ortalama 10-15 dakika sürmektedir. Toz halinde bulunan madde, saf su ya da ampuwa ile karıştırılarak damardan uygulanmaktadır. Böylelikle direkt kana karışan glutatyon, kandaki serbest radikaller ile hızlıca savaşabilir ve vücudun korunması sağlanabilir.

Glutatyon Tedavi Fiyatları Neye Göre Belirlenir?

Glutatyon  tedavi fiyatlarının belirlenebilmesi için, doktorunuz ile ön görüşme sırasında kişisel durumunuza dair analizler ve tetkikler yapılmaktadır. Daha sonrasında glutatyon tedavisi için uygun prosedürler planlanarak gerekli ölçümler yapılacaktır.

Tedavi olası birtakım riskleri ve komplikasyonları içeriyorsa doktorunuz sizi bu risk ve komplikasyonlar konusunda detaylıca bilgilendirecektir. Daha sonraki aşamalarda ise isteğiniz doğrultusunda tedavinin kişisel tercihlerini size sunacaktır.

Tüm bu süreç kişisel durumunuza göre teşhis edildikten sonra glutatyon tedavisi için uygun fiyat kriterleri belirlenebilecektir. Tedaviniz için Hospitaltürk hastanemize başvurarak 7/24 online danışman servisimiz ve uzman doktorlarımızdan bilgi ve destek alabilirsiniz.

Sık Sorulan Sorular

Glutatyon nedir ve ne işe yarar?

Glutatyon, vücudumuzda doğal olarak üretilen bir antioksidandır. Hücrelerimizdeki oksidatif stresi azaltarak, hücrelerin zarar görmesini önler ve hücrelerin sağlıklı kalmasını sağlar. Aynı zamanda karaciğerdeki toksinleri temizlemeye yardımcı olur.

Glutatyon takviyeleri nasıl çalışır?

Bu takviyeler, vücuttaki glutatyon seviyelerini artırarak çalışır. Genellikle glutatyonun doğal bir şekilde üretildiği amino asitler içerir, bazı takviyelerin ise glutatyonu doğrudan takviye ettiği söylenir.

Hangi durumlarda glutatyon takviyesi alınabilir?

Genellikle karaciğer hastalıkları, kronik yorgunluk sendromu, nörodejeneratif hastalıklar, kanser, enfeksiyonlar, egzersiz performansını arttırmak ve cilt sağlığı için kullanılır.

Glutatyon takviyeleri hangi formlarda bulunur?

Oral kapsül, tablet, sıvı ve enjekte edilebilir formda bulunabilir. Enjekte edilebilir diğerlerine göre daha hızlı etki eder ancak bu formu kullanmadan önce mutlaka bir sağlık uzmanı ile konuşmak gerekmektedir.

Glutatyon takviyelerinin yan etkileri nelerdir?

Genel olarak güvenli kabul edilir ancak bazı kişilerde yan etkilere sebep olabilir ve ayrıca bunlar arasında mide rahatsızlığı, ishal, alerjik reaksiyonlar ve baş ağrısı gibi durumlar gözlenebilir.

Glutatyon takviyeleri her zaman işe yarar mı?

Her zaman etkili olmayabilir. Bunun nedeni, takviyelerin vücuttaki glutatyon seviyelerini artırmak için kullanıldığı, ancak glutatyonun vücutta kullanımının kompleks bir süreç olmasıdır. Yani, takviyeler vücuda girdiğinde, tümü hücrelere ulaşmaz veya hücre içinde doğru şekilde kullanılmaz.