Sedef hastalığı, bağışıklık sisteminin vücuda yaydığı sinyaller ile deri hücrelerinin hızla çoğalması sonucu oluşan kronik bir hastalıktır. Ciltte tipik bir görüntüye sahip olan hastalığın lezyonları pembe/kırmızı plakların üzerinde gri/beyaz pullanmaların görülmesidir. Hastalık uzun yıllar boyunca devam edebilir. Vakaların %75’inde hafif semptomlar görülür.
Her yaşta, her iki cinste görülebilen bu hastalık, kadınlarda erken yaşlarda görülebilir. Sıklıkla 20’li yaşlarda ortaya çıkar. Her 100 vakada 1-3 kişide ağır semptomlar görülebilir. Genellikle hastalık 40 yaşlarından önce gelişir. Kronik bir hastalık olması sebebi ile hastanın tüm hayatını etkileyebilir. Kesin olarak tedavi edilmesi mümkün olmasa da uygulanan tedavi yöntemleri ile hastalık kontrol altına alınabilir ve büyük ölçüde iyileşme sağlanabilir.
Sedef Hastalığı Nedir?
Otoimmün bozukluğuna bağlı olarak cilt hücrelerinin normalden çok daha hızlı şekilde çoğalması sedef hastalığı olarak adlandırılan bir cilt bozukluğudur. Sedef hastalığı psoriasis olarak adlandırılmaktadır. Hastalığın bulgusu; cildin kabarması ile oluşan kırmızı lekelerin beyaz pullarla kaplanmasıdır.
Sedef hastalığı vücudun her yerinde görülebilen bir hastalık olsa da genellikle diz, dirsek, sırt ve kafa derisinde görülür. Genetik olarak bu hastalığa yatkın olan aile bireylerinde görülebilir. Bulaşıcı bir hastalık değildir. Kişiden kişiye bulaş olmaz. Genellikle yetişkinliğin ilk dönemlerinde görülür.
Cildin birkaç bölgesinde görülen semptomlar hastalığın şiddetinin fazla olduğu kişilerde cildin büyük bir bölümünü ya da tüm vücudu kaplayabilir. Ciltte oluşan kırmızı lekeler tedavi edildikten sonra iyileşebilir ve kaybolabilir. Hastalık iyileşen kişinin yaşamı boyunca tekrar görülebilir.
Hem çocuklarda hem yetişkinlerde görülen bu hastalıkta kepek oluşumu görülür. Yetişkinlerde belli bir bölgede ve plak şeklinde görülürken çocukların vücudunda damlacık şeklinde ortaya çıkar. Sedef hastalığı bulguları ciltte oluşan döküntüler ve kızarıklıklarla sınırlı değildir. Hastanın tüm vücudunu etkileyebilir farklı şikayetler oluşabilir.
Sedef Hastalığı Bulaşıcı Mıdır?
Kronik bir otoimmün hastalığı olan sedefte viral ya da mikrobik bir enfeksiyon olmadığı için bulaşıcı bir hastalık değildir. Sedef hastalarının bağışıklık sisteminde oluşan bir hatadan dolayı sağlıklı hücreler ortadan kaybolur ve cilt yeni hücreler oluşturur. Bulaşıcı bir hastalık olmasa da cildin yüz ve el gibi görünen kısımlarında gelişmesi kişinin sosyal ortamdan izole olmasına neden olabilir. Hastanın fiziksel bulguları düzenli olarak kontrol edilirken hastanın psikolojisi de takip altına alınmalıdır. Hastanın stresinin azaltılması için psikolojik destek sağlanmalıdır. Sedef hastalarının sahip olduğu hastalığı ve bedenlerini kabul etmesi, buna uygun yaşayabilmesi bakımından olumsuz etkilerin minimum düzeye indirilmesi önemlidir.
Sedef Hastalığı Kimlerde Görülür?
Genellikle genetik aktarımda ortaya çıkan sedef hastalığı strese bağlı olarak da gelişebilir. Genetik olarak hastalığa yakalanmaya yatkın kişilerde de gelişebilen bir hastalıktır.
Sedef Hastalığı Neden Olur?
Sedef hastalığının oluşum nedeni kesin olarak bilinmese de uzmanlar tarafından yapılan araştırmalara göre hastalığın ortaya çıkmasında birden çok etkenin kombinasyonu rol oynamaktadır. Cilt hücreleri normalde 10-30 günde bir değişmektedir. Sedef hastalığında bu aralık değişmektedir. Yeni oluşan hücreler her 3-4 günde büyüme gösterir. Eski hücreler ile sık sık değişen yeni hücreler cilt üzerinde birikinti oluşmasına yol açar. Bu birikintiler somut olarak ciltte oluşan gümüş pullardır. Bağışıklık sisteminde oluşan bir problem, cildin iltihaplanmasına ve yeni hücre oluşumunun hızla çoğalmasına neden olmaktadır.
Aynı ailedeki bireyler içerisinde görülebilen sedef hastalığı bazen birkaç sonraki kuşakta da ortaya çıkabilir. Örneğin; bir babaanne ve torununda görülen sedef hastalığından çocuğun babası etkilenmeyebilir. Birçok çeşidi olan sedef hastalığının oluşmasına tetikleyici rol üstlenen unsurlar genel olarak ortaktır. Bu tetikleyiciler şu şekilde sıralanabilir:
- Soğuk- kuru hava
- Duygusal stres ya da deri travmaları
- Aşırı alkol ve sigara tüketilmesi, sigara içilen ortama maruz kalınması
- Çeşitli otoimmün hastalıkları ya da boğaz enfeksiyonu
- Ciltte oluşan kesikler, uygulanan cerrahi müdahaleler
- Bipolar bozukluklarda kullanılan lityum,
- İçeriğinde beta-bloker bulunan tansiyon ilaçları ve sıtma için kullanılan ilaçlar
- Steroid grubundaki ilaç kullanımının kesilmesinden sonra
Hastalığın oluşmasına iklim etkilidir. Kış aylarında ve özellikle soğuk havalarda hastalık daha sık gelişmektedir. Nemli, sıcak ve güneşli bir ortamda yaşamak hastalığın gelişmesini önleyebilir.
Bazı sedef hastalarında tetiklenmeye sivrisinek ısırığı ya da ciltte oluşan küçük bir çizik sebep olabilir. Hastalığın lezyonlarının oluşması, travma sonrasındaki bu tepkiden dolayı ortaya çıkabilir. Her dört sedef hastasından birinde görülen bu duruma Koebner fenomeni denilmektedir.
Sedef Hastalığının Belirtileri ve Çeşitleri Nelerdir?
Kronik bir hastalık olmasından dolayı genellikle hastalarda görülen lezyonlar; deride plak oluşması ve kepeklenmedir. Her dört vakadan birinde lezyonlar çok yaygındır. Genellikle kendiliğinden iyileşme oluşması çok nadirdir. Bazı vakalarda değişen dönemlerde yatışma ve alevlenme görülebilir. Stres, aşırı alkol tüketimi, sigara, kullanılan bazı ilaçlar hastalığın şiddetlenmesine neden olabilir.
Deride plak oluşması şeklinde ortaya çıkan bulgulara ek olarak kaşıntı da görülür. Yaygın olarak hastalık tablosu yani vakalarda görülen durumlar şu şekildedir:
- Üşüme-titreme
- Protein ağırlıklı gıdaların tüketiminin artması
- Vücut ısısını dengede tutmakta zorlanma
- Bazı vakalarda görülen sedef hastalığına bağlı romatizma oluşması (Boyun eklemleri, ayak bileği, diz, parmaklar ve el bileğinde gelişen romatizmaya ek olarak cilt lezyonları da görülür)
Hastalık sıklıkla; dirsek, diz, saçlı deri ve genital bölgede gelişse de vücudun yer yerinde görülebilir. Tırnaklarda görülmesi durumunda; rengin sarı kahverengi arasında değişebilir, tırnak kalınlaşabilir ve minik çukurcuklar oluşabilir. Sedef hastalığının ciltte oluşan lezyonlarına bağlı olarak farklı çeşitleri bulunur. Bunlar:
Plak Tipi Sedef Hastalığı (Plak Psoriasis)
Vakalarda en çok görülen hastalık tipidir. Cilt üzerinde plak şeklinde oluşan kırmızı lekelerin üstü pul puldur. Gümüş rengi pullarla kaplanan plaklar genellikle ağrılı ve kaşıntılıdır. Plakların boyutu 1-10 cm arasında değişiklik gösterir. Hastalığın şiddetli görüldüğü bireylerde plaklar vücutta geniş yer kaplayabilir, birleşebilirler. Bazen çatlayabilir plaklarda kanama oluşabilir. Lezyonların el ve ayak tırnaklarında görülmesi durumunda çukurlaşma ve renk değişikliği oluşabilir. Tırnakların yatağından ayrılması ve parçalanması da oluşan bulgular arasındadır. Saçlı deride oluşan plaklarda kabuk oluşması ya da pullanma görülebilir.
Püstüler Tipi Sedef Hastalığı (Püstüler Psoriasis)
Hastalığın bu türü genellikle yetişkinlerde ayak tabanlarında, ellerin avuç içinde küçük püstüller ve kızarık pullu cilt şeklinde görülür. Püstüllerin içinde iltihap olmayan sarı ve beyaz renkli baloncuklar bulunur. Sedef hastalığının ağır seyreden bir türüdür. Lezyonlar el ve ayak haricinde tüm vücutta görülebilir.
Bazı vakalarda hastalık döngüsel olarak tekrarlayabilir. Gerileme ve atak dönemi birbirini takip edebilir. Lezyonların oluşmasına ek olarak kişide grip semptomları görülebilir. Üşüme, hızlı nabız, iştah kaybı, ateş kas güçlüğü hastalık döneminde oluşabilecek belirtilerdir.
Gutat Tipi Sedef Hastalığı (Guttat Psoriasis)
Hastaları yaklaşık %8’inde görülen bu hastalık sıklıkla çocuklar ve genç erişkinlerde gelişir. Lezyonlar birbirinden ayrı küçük damla şeklindedir. Bu sebeple damlacık tarzı sedef hastalığı olarak da bilinir. Lezyonları küçük kırmızı lekelerdir. Genelde gövdede ve uzuvlarda görülse de kafa derisi ve yüzde de oluşabilir. Plak tipine göre döküntüler daha az olsa da zamanla kalınlaşabilir. Solunum yolları enfeksiyonları, bademcik iltihabı, boğaz enfeksiyonu, ciltte yaralanma, stres ya da beta-bloker içerikli ilaç kullanımı hastalığın tetikleyici unsurlarıdır.
Ters Yerleşimli-İnverse Sedef Hastalığı (İntertriginöz Psoriasis)
Göğüs altı, kulak arkası, koltuk altı ve kasık gibi ciltte kıvrım olan bölgelerde görülür. Lezyonlar parlak kırmızı renktedir. Ters yerleşimli olarak da adlandırılır. Lezyonların oluştuğu bölge nemli ise döküntü oluşumu görülmeyebilir. Bazı vakalarda lezyonlar mantar oluşumuna bağlı hastalıklar ile karıştırılabilir. Bu sebeple tanı konulurken dikkatli olunmalıdır. Bu hastalığa sahip bireylerin vücudunun diğer bölgelerinde farklı sedef tipleri görülebilir. Lezyonların şiddetinin artmaması için sürtünme oluşmamasına dikkat edilmelidir.
Eritrodermik Sedef Hastalığı (Eritrodermik Psoriasis)
Eritrodermik sedef tipinde oluşan kızarıklıklar yanık gibi görülebilir ve pullar tabaka halinde dökülebilir. Sedef hastalığında nadir görülen bir tiptir. Vücut ısısının kontrolünün sağlanamaması sebebi ile hastalığın şiddeti ağırlaşabilir ve acil müdahaleye ihtiyaç duyulabilir. Hastalığın tetiklenmesine enfeksiyon, şiddetli güneş yanıkları, kullanılan bazı ilaçlar sebep olabilir. Bu gibi durumlarda tedavinin acilen yapılması gerekir. Müdahale edilmediğinde ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Lezyonlarda oluşan döküntülerde şiddetli kaşıntı, yanma ve ağrı hissi görülebilir.
Sedef Romatizması (Psoriatik Artrit)
Sedef hastalığı görülen bireylerde diğer alt tipler haricinde psoriatik artrit olarak adlandırılan sedef romatizması görülebilir. Eklemlerde şişlik ve kişinin fiziksel hareketlerini kısıtlamaya sebep olan ağrılar görülür. Her üç sedef hastasından birinde görülür. Romatolojik bir hastalıktır, oluşan belirtilerin farklılıklarına göre kendi içinde 5 farklı gruba ayrılır. Bu hastalığın kesin olarak tedavi edilme yöntemi ya da kullanılabilecek ilaç bulunmamaktadır.
Otoimmün bir rahatsızlık olarak görülen bu tipte bağışıklık sisteminde oluşan problem cilt ve eklemleri etkiler. Vücuttaki herhangi bir eklemde görülebileceği gibi genelde el eklemlerinde gelişir. Genellikle belirtiler görülürken önce cilt lezyonları sonra eklem şikayetleri oluşur.
Sedef Hastalığı Nasıl Teşhis Edilir?
Hastalığın aktif olarak görüldüğü dönemde yapılan fiziksel muayene ile teşhir edilir. Muayene sırasında hekim tarafından; dirsekler, kulak ve kulak arkası, göbek deliği, saç derisi, tırnaklar başta olmak üzere tüm vücut gözlemlenir. Fiziksel muayeneye ek olarak hekim tarafından biyopsi talep edilebilir. Deriden alınan örnek laboratuvar ortamında incelenerek herhangi bir enfeksiyon olup olmadığına bakılır.
Hastalığın teşhis edilmesi için uygulanan başka herhangi bir yöntem bulunmasa da sedef hastalığından emin olmak için farklı biyokimyasal tetkikler uygulanabilir. Bunlar; hepatit parametreleri, ürik asit seviyesi, PPD deri testi, gebelik testi, ESR araçları olabilir.
Sedef hastalığı ile farklı şekilde gelişse de benzer bulguları gösteren bir diğer hastalık parapsoriasistir. Doğru tanının konulabilmesi için biyopsi istenebilir, bu durumda hastanın derisinden örnek alınır. Parapsoriasis tanısı konulması durumunda tedavinin yapılması elzemdir. Kanser oluşmasına kadar bir dizi soruna yol açabilecek bir hastalık türüdür.
Sedef Hastalığı Hangi Hastalıklarla Karıştırılabilir?
Sedef hastalıklarının gösterdiği lezyonlar bazı hastalıklarla karıştırılmasına neden olmaktadır. Bu hastalıklar şu şekildedir:
- Mantar Hastalığı: Yalnızca ayak tabanında ve avuç içinde görülen bu hastalık sedef ile karıştırılabilir.
- Tırnak Bozuklukları: Tırnakta kalınlaşma, sarı leke oluşması, tırnakta ayrışma oluşması ve minik çukurcuklar tırnak bozukluklarında görülen belirtilerdir.
- Pişik ve Egzama: Sedef hastalığında oluşan pullanma lezyonunun benzeri saçlı deride, diz ve dirsekte, belde görülebilir. Oluşan plaklar yalnızca bu bölgelerde değil meme altı, kasık gibi kıvrım bölgelerde de gelişebilir. Pişik ve egzama pullanma olmadan da görülebilir. İki durum arasında da ayrım yapılmalıdır.
- Eklem Hastalıkları: Sedef hastalığının alt tiplerinden birinde görülmesi sebebi ile karıştırılabilir. Her 5 sedef hastasından 1’inde eklem hastalıkları görülebilir. Bel ve el parmakları en sık görüldüğü bölgelerdir. Eklem bölgesinde şişlik, belde ağrı ve sabah katılığı görülmesi durumunda eklem sedefi olup olmadığı araştırılmalıdır.
- Üst Solunum Yolunda Oluşan Enfeksiyonlara Bağlı Döküntü: Çocuk ve ergenlerde üst solunum yolu enfeksiyonundan sonra ani olarak ciltte damla şeklinde küçük plaklar oluşabilir. Hastalık için uygun tedavinin yapılması durumunda iyileşir ve kaybolur.
- Diğer Döküntülü Hastalıklar: Tüm vücutta ya da belli bir bölgede oluşan genellikle ayak tabanında, avuç içinde görülen kırmızı plakların üzerinde oluşan döküntüler sedef hastalığı ile karıştırılabilir.
Sedef Hastalığı Nasıl Geçer?
Sedef hastalığının tedavisi için kullanılan pek çok yöntem bulunda da kronik bir hastalık olduğu için kesin bir tedavisi mümkün değildir. En ağır semptomların gösterildiği vakalarda bile uygulanan tedavi ile büyük ölçüde iyileşme sağlanabilir. Son yıllarda yapılan araştırmalardan elde edilen sonuçlara göre; hastalıkta iltihap oluşumunun engellenmesi, inme, kalp hastalığı, metabolik sendromlar ve diğer olası hastalıkların risk düzeyini azaltabilir.
Sedef Hastalığı Nasıl Tedavi Edilir?
Hastalığın tedavi edilme süreci uzun olacağı için tedavi planlaması doktor ve hasta ile birlikte yapılmalıdır. Hastanın fikrinin alınarak planlama yapılması, hastanın seçilen tedaviye uyum sağlaması bakımından oldukça önemlidir. Sedef hastalarında; hipertansiyon, obezite ve hiperlipidemi gibi metabolik problemler görülebilir. Planlama yapılırken bu gibi durumlar göz önüne alınır.
Sedef hastalığının tedavisinde uygulanan birçok yöntem bulunmaktadır. Uygulanan yöntemlerin etkisi birbirinden farklı olabilir. Kaşıntı giderme, cilt kuruluğunu rahatlatma ve yeni cilt hücrelerinin büyümesini yavaşlatarak döküntü oluşmasını azaltma gibi etkiler gösterebilir. Tedavi yöntemi belirlenirken; hastanın yaşı, sağlık durumu, metabolik rahatsızlıkların varlığı, lezyonların görüldüğü bölge, genel sağlık durumu ve diğer faktörler göz önünde alınmaktadır. Tedavi planı da bu doğrultuda oluşturulur.
1 – Krem/Jel ile Tedavi
Sedef hastalığının tedavisinde yaygın olarak kullanılan kömür katranı ve D vitamini içeren; losyonlar, kremler, şampuanlar, köpükler, kuru cilt için nemlendiriciler, retinoid kremler ve steroid kremler ve nemlendiriciler bulunmaktadır. İçeriğinde kömür katranı ve D vitamini bulunan maddeler, reçete ile verilir. Özellikle kafa derisinde oluşan sedef için sıklıkla kullanılmaktadır.
Vücudun herhangi bir bölgesinde lokal olarak görüle lezyonlarda sedef tipine uygun kremler kullanılır. Tedavi için kullanılan kremler genellikle kortizon içermektedir. Hamile kadınların tedavisinde kortizon oranı az kremler ve fototerapi uygulanır. Bu ilaçlar reçete edilmeden önce kadın doğum uzmanının görüşü alınır.
İçeriğinde kortikosteroid bulunan köpük, jel ya da sprey türündeki ilaçlar genellikle hafif vakalarda tercih edilmektedir. Hastalığın şiddetinin artmadığı zaman dilimlerinde kullanılan bu tür ilaçlara bulguların görülmediği dönemlerde ara verilir. Kortikosteroid bakımından yüksek orana sahip olan ilaçlar ciltte uzun süre kullanıldığınca deride incelme oluşabilir. Uzun süreli kullanımlarda cilt ilaca reaksiyon göstermeyebilir, etkisiz kalabilir.
2 – Fototerapi
Bulguların şiddetli görüldüğü ağır vakalarda tedavi yöntemleri farklılaşabilir. Fototerapi bu yöntemlerden biridir. Yeni cilt hücrelerinin büyüme hızının yavaşlatılması için ultraviyole ışığın cilde uygulanması işlemidir. Tedavide ultraviyole ışığa ek olarak psoralen olarak bilinen ilaç birlikte uygulanır.
Fototerapi uygulanırken ultraviyole ışınların çeşitli dalga boyutları ve doğal ışınlar cilde uygulanır. Bu ışınların işlevi; bağışıklık sistemi hücrelerinin sağlıklı hücrelerden kurtulmasını sağlamaktır. UVA ve UVB ışınları hafif ve orta şiddetteki sedef hastalarının şikayetlerini azaltmada etkili olabilir. Bu tedaviye en iyi gutat tipi sedef hastalığında yanıt bulur.
3 – İlaç Tedavisi
Sedef hastalarının şiddetli şikayetlere sahip olması durumunda fototerapi ile birlikte sistemik ilaçlar kullanılabilir. Tedaviye ek olarak cilde direkt uygulanan (topikal) kremler eklenir. Tedavi sırasında cildin nemli olması ve yumuşak olması önemlidir. Özellikle tırnaklarda bulgu görülen ve eklem iltihabı bulunan hastalarda sistemik ilaç tedavisi tercih edilir. İlaç Tedavisinde uygulanan yöntemler; sistemik ilaçlar, retinoid içeren ilaçlar ve metotreksat ve siklosporin gibi kemoterapi ilaçlarıdır.
4 – Sistemik İlaçlar
- A vitamini içeren ilaçlar (retinoidler)
- Metotreksat, siklosporin gibi kanser tedavisinde kullanılan ilaçlar gösterilebilir.
Hastaya sistemik tedavi uygulanmaya başlamışsa rutin olarak karaciğer ve böbreklerin çalışma durumu incelenmeli ve kan tetkikleri yapılmalıdır. Metotreksat içeren ilaçlar yalnızca ağır vakalarda kullanılmaktadır. Karaciğer ve kemik iliği gibi sorunlara yol açma riski bulunduğu için doktor tarafından reçete edilmeli ve düzenli olarak hasta gözlem altında tutulmalıdır. Hastaya karaciğer biyopsisi, laboratuvar testleri ve göğüs röntgeni yapılabilir.
5 – Retinoid İçerikli İlaçlar
İçeriğinde retinoid bulunan; köpükler, losyonlar, kremler, jeller ve haplar ile ilgili dikkat edilmesi ve bilinmesi gerekenler şu şekildedir:
- A vitamini içeren maddelerdir.
- Ciddi yan etkilere yol açabilme riski bulunduğu için hamile kadınlarda ve çocuk sahibi olmayı planlan bireylerde kullanılmamalıdır. Doğum kusuru gibi ciddi yan etkiler oluşabilir.
- Ciltte deri hücrelerinin oluşmasını azaltır.
- Retinoid içeren ilaçların kullanımı bittikten sonra lezyonlar yeniden oluşabilir.
- Saç kaybı, dudaklarda iltihaplanma gibi çeşitli yan etkiler oluşabilir.
6 – Metotreksat ve Siklosporin Gibi Kemoterapi İlaçları
- Bu ilaçların kullanım amacı bağışıklık sisteminin ciltte oluşturduğu yanıtın baskılanmasıdır.
- Sedef hastalığı için etkili bir madde olan siklosporin bağışıklık sisteminde zayıflamaya sebep olan enfeksiyon hastalıklarına karşı vücudun korumasız olmasına neden olabilir.
- Kan basıncını yükseltme ve böbrek rahatsızlıkları oluşturma gibi çeşitli yan etkileri bulunur.
- Yan etkinin daha az görüldüğü düşük dozda metokreksat kullanımında doz arttıkça yan etkilerde artış görülebilir. Kan hücrelerinin üretiminde azalma ve karaciğerde hasar oluşması olası ciddi yan etkiler olarak gösterilebilir.
Sedef hastalarında yüksek aktivite gösteren bağışıklık sisteminin bloke edilmesi ve iltihaplanma oluşumunun azaltılması için biyolojik tedavi yöntemleri de uygulanabilir. Sedef romatizması ve hastalığında uzun süreli kullanıma uygun ilaçlardan biri de yeni bulunan enzim inhibitörleridir.
Hastalığın Tetiklenmesine Neden Olan Durumlar Nelerdir?
Sedef hastalığının alevlenmesine sebep olan tetikleyici bazı durumlar bulunmaktadır. Bunlar şu şekilde olabilir:
- İdrar yolu iltihabı
- Bademcik iltihabı
- Derinin kaşınma yolu ile zedelenmesi
- Duygusal problemler, stres, kişiye psikolojik olarak acı veren durumlar
- Diş çürüğü
Bu durumlar sedef hastalığının tetiklenmesinde başta gelen durumlar arasındadır. Hastaya tedavi planı yapılırken tüm tetikleyiciler göz önünde bulundurulmalıdır. Psikologların sürece dahil edilmesi fayda sağlayan yaklaşımlardan biridir. Sedef hastalarının iyileşmeye dair olumlu ruh halinde olması önemlidir. Telkinden etkilenen bir hastalıktır. Alternatif olarak uygulanan bu yöntem ile hastaların rahatladığı ve telkin etkisi oluşturduğu gözlemlenmiştir. Bu sebeple modern tıp tedavilerinin yanında hekim kontrolü ile geleneksel yöntemlerden de faydalanılabilir.
Kişinin yaşam tarzı ve beslenme alışkanlıklarının sedef hastalığı ile ilişkilendirilmesi için yapılan çalışmalar net bir sonuç vermemiştir. Beslenme planı için yapılabilecek değişiklikler arasında; donmuş ve trans yağ içeriği yüksek ürünleri tüketmemek, alkol tüketimini azaltmak hatta bırakmak, fazla kilolardan arınmak gösterilebilir. Hasta olan bireyin tükettiği gıdalar arasında alevlenme döneminin başlamasına sebep olacak tetikleyici besinleri gözlemlemesi tedavinin olumlu seyri için önemlidir.
Tetikleyici önemli unsurlardan biri strestir. Kişinin günlük yaşamındaki olası stres ile mücadelesi, hastalığın tetiklenmesinde, alevlenmelerin azalmasında hem de lezyonların kontrol edilmesinde fayda sağlayabilir. Bunun için başvurulabilecek yöntemlerden bazıları; meditasyon, yoga, nefes egzersizleridir. Kişinin stres kontrolü için fayda sağlayabilir.
Sık Sorulan Sorular
Psoriasis olarak adlandırılan sedef hastalığı ciltte görülmeye başlandığında kafa derisinde, dizlerde, dirseklerde, sırtta engebeli kırmızı lekeler görünmeye başlar. Bu lekeler beyaz pullarla kaplıdır. Vücudun herhangi bir yerinde de oluşabilir. Hastalığın farklı alt türleri bulunur.
Bağışıklık sisteminin verdiği yanlış cevap olarak ortaya çıkan sedef hastalarında meydana gelen yangısal durum, kalp krizi sonucunda erken yaşta hayatlarını kaybetmelerine sebep olabilir. Sedef hastaları, doktor tavsiyesi dışında ilaç kullanmamaya dikkat etmelidir. Örneğin bazı romatizma ilaçları ve aspirin gibi ilaçlar hastalık oluşumunu tetikleyebilir.
Sedef iltihaplanma olarak bilinen inflamatuar bir hastalıktır. Besin değeri bakımından düşük olsa da yüksek oranda trans yağlar içeren besinler, şeker ve nişasta içerikli hazır yiyecekler hastalığın tetiklenmesinde rol oynayabilir.
Sedef hastalığı deri kanseri oluşmasına etkili olan bir risk faktörü değildir. Kullanılan ilaçların doktor kontrolünde olması önemlidir. Kontrolsüz bir şekilde uygulanan tedavi yöntemleri deri kanseri oluşmasında riskli olabilir.
Sedef hastalarında görülen lezyonların genital bölgede görülmesi durumunda cinsel fonksiyon bozukluğunun oluşmasına sebep olabilir. Bu hastalarda depresyon, anksiyete görülebilir.
Genel olarak sedef hastalığının tüm yapıları yayılabilir, ancak bu nadir bir durumdur.