Papilloma virüsleri (HPV) olarak adlandırılan virüs grubundan biri olan siğil, cilt üzerinde görülen iyi huylu bir oluşumdur. Genellikle ayaklar, yüz ve ellerde görülür. Bunlar haricinde anal ve genital bölgede de gelişebilir. Yaygın olarak çocuklar ve ergenlik çağındaki gençlerde gözlenmektedir.

Zararsız bir yapıya sahip olan siğiller estetik açıdan kişiyi rahatsız edebilir. Kaşıntı, kızarıklık ve ağrı gibi durumlar da şikayetler arasında yer alır. Cilt üzerinde şişkin bir yapıya sahip olan HPV virüsleri çok uzun yıllardır görülmektedir. En eski bulgu 3000 yıllık bir mumyadan elde edilmiştir.

Siğil Nedir?

Cilt ve mukozanın üzerinde oluşan iyi huylu lezyonlar siğil olarak adlandırılmaktadır. Birçok alt tipte incelenen HPV kaynaklı bir virüstür. İnsanlar arasında bulaşıcı bir yapıya sahip olan siğiller temas yolu ile yayılır. Epidermal katman olan cildin en üst tabakası hasarlı bir yapıdaysa siğilin gelişmesi için uygun bir zemin oluşturabilir.

Siğil lezyonlarının tedavisinde çeşitli zorluklar oluşsa da genel olarak birkaç yıldan sonra gerileme eğilimi göstermektedir. HPV virüsü 10’den daha fazla alt tipe sahiptir. Bu tiplerden bazıları kanser gelişmesi için uygun zemine sahip olabilir, yatkınlığa sahip olabilir. Bunlar; 35, 31, 18, 16, 11 ve 6 numaralı alt tiplerdir. Lezyonların kötü huylu bir soruna dönüşmesi genelde genital bölgedeki siğillerde ve bağışıklık sistemi zayıf olan kişilerde görülmektedir.

Siğil yapı olarak akne ve sivilcelere benzese de oluşum olarak birbirlerinden çok farklıdır. Sivilceler cilde nemlilik ve canlılık sağlayan sebumun fazla salgılanması sebebiyle aşırı yağlanmaya bağlı olarak oluşur, ancak siğillerin oluşumu tamamen hormonal salgılardan farklı sebeplere bağlıdır.

Ayrıca ilgili olarak “Akne (Sivilce) Nasıl Geçer?” yazımıza da göz atabilirsiniz!

Siğil Neden Olur?

Net olarak bir cevabı olmasa da genellikle bağışıklık sisteminin zayıf olduğu bireylerde daha çok görülmektedir. Tıp teriminde HPV virüsü olarak adlandırılan papilloma virüslerinin cilt üzerinde lezyon olarak görülmesi siğil olarak adlandırılmaktadır. Siğil türleri içerisinde iki tanesi HPV virüsünden kaynaklanmamaktadır. Bunlardan ilki seboreik virüsüdür, siğillerde etkisi yoktur. Diğeri ise Molluskum kontagiosum virüsüdür. Göbekli siğil olarak da bilinmektedir. Bunlar bulaşıcı özellik taşımamaktadır. Gerçek siğil olarak tanımlanabilecek bir yapısı yoktur. 

HPV virüsünün çok fazla alt tipi olsa da vücudun belirli bölgelerinde oluşan siğillerin alt tipleri spesifiktir. Yakın temas halinde kişiden kişiye bulaşan virüsler için geçerli bir durum değildir. Vücudun her bölgesinde bu virüse bağlı olarak siğil oluşabilir. Cilt haricinde mukozal yapıya sahip bölgelerde de görülebilen siğil cilt tutulumuna bağlı olarak gelişim gösterebilir. Cildin üst katmanlarında oluşan ve çoğalabilme etkisine sahip olan HPV virüslerinde alt tiper ve bu tiplerin lezyonları şu şekildedir:

  • HPV tip 2-4 başta olmak üzere yaygın olarak siğil oluşumu görülen 57, 29, 27, 3, ve 1 alt tiplerinde de görülebilir. Siğillerin yaygın olarak oluşmasına bağlı olan HPV tip 4’tür.
  • Elde ve ayakta cildin derin katmanlarında oluşan siğiller genelde HPV tip 1 virüsünden kaynaklıdır. Bu enfeksiyon 57, 27, 4, 3 ve 2 tip virüslerde ayak ve ellerde gelişebilir.
  • Düz olarak adlandırılan siğiller ise HPV tip 28, 10 ve 3 virüsüne bağlı olarak oluşur ve gelişirler.

Keloid ve siğil aynı cilt sorunu mu?

Siğil ve keloidler tamamen farklı cilt sorunlarıdır, siğil HPV virüsü gibi cilt enfeksiyonlarına bağlı faktörlerle oluşurken keloidler yara iyileşme sürecinde aşırı hücre üretimi sonrası kabarcık görüntüsünün oluşmasıdır. Keloid cilt yüzeyinde kabarcık halinde görünen kırmızı ve pembeye yakın renkteki bir oluşumdur.

 

Siğil Nasıl Geçer?

Siğiller Bulaşıcı Mıdır?

Virüslerden kaynaklanan siğiller oldukça bulaşıcı bir yapıya sahiptir. Dünyada yaygın bir sorun olarak görülen siğiller toplam nüfusun %10’unu etkilemiştir. En sık okul çağındaki çocuklarda görülmektedir. Normal nüfusa göre 2 kat daha fazla görülmektedir. Bağışıklık sistemi zayıf olan ya da et işleri ile uğraşanlarda, örneğin kasaplarda siğil virüsünün gelişme düzeyi daha yüksektir. 

Cinsiyetler arasındaki dağılıma bakıldığında eşit derecede etkilediği görülmüştür. Sert bir yapıya sahip olan bu lezyonlar kanser oluşmasında etkili değildir. Cilt yüzeyinde oluştuğu için deri ile temas eden diğer bireylere bulaşarak yayılabilirler. Bulaşması direkt kişiden kişiye olabileceği gibi, tıraş bıçağı, havlu, eldiven gibi nesneler aracılığı ile de aktarılabilir. 

Dikkat edilmesi gereken husus; siğili olan bireylerle yakın temas kurmaktan ve kişisel eşyalarını kullanmaktan kaçınmaktır. Örneğin; el parmaklarında siğil olan bireyin kullandığı eldiveni giymek ya da ayaklarında siğil olan birinin ayakkabı ve terliklerini kullanmak kolaylıkla virüsün yayılmasına neden olur.

Siğili olan bireyin kişisel eşyalarını kullanmak ya da temas etmek siğil oluşumuna direk olarak neden olmasa da HPV virüsünün bulaşma ihtimali yüksektir. Virüse karşı verilen yanıt ve tepki kişiden kişiye değişiklik göstermektedir. Kişinin kendi yapısına has siğil geliştirip geliştirmeyeceği vücudunun verdiği yanıta bağlıdır. Genital bölgede oluşan HPV türündeki siğiller cinsel temas yolu ile aktarılmaktadır.

Siğil Ne Kadar Sürede Oluşur?

Virüs vücuda girdikten sonra siğilin gelişmesi ve ortaya çıkma süresi arasında ortalama 1-8 ay süre bulunur. Kişinin cildinde herhangi bir yara varsa HPV virüsü ile enfekte olması ve oluşması için daha kolay bir zemin oluşur. Kişinin cildinin ıslak ya da nemli olması da bulaşma ihtimalini artıran etkenlerdendir. Örnek olarak; hamam, sauna, yüzme havuzu gibi ortamlarda siğilin bulaş oranı yüksektir.

Siğilin oluşması için pek çok faktör etkilidir. Bu nedenle vücutta gelişmemesi için alınabilecek önlemler her durumda geçerli olmayabilir. Bunun için alınabilecek önlemler;

  • Ellerin devamlı olarak temiz tutulması,
  • Cilt üzerinde oluşabilecek herhangi bir yara veya tahriş durumunda yara temizlenmesi ve bölgenin enfekte olmaması için gerekli tedbirler alınması,
  • Vücudunda siğil olduğu biline insanlarla temas kurmaktan ve eşyalarını kullanmaktan kaçınılması kişinin bireysel düzeyde alabileceği önlemlerden bazılarıdır.

Vücudunun bir bölgesinde siğil olan kişi diğer alanlara da bulaştırabilir. Bunun için dikkat edilmesi gereken; siğilin kuru tutulması, kaşınmaması tıraş sırasında bıçağın lezyona temas edilmemesi, kullanılan havlu, tıraş bıçağı gibi nesnelerin lezyon olan bölge ile olmayan bölge için farklı kullanılması da alınabilecek önlemler arasındadır.

Siğil Tipleri Nelerdir?

Siğil oluşumuna neden olan 100’den fazla HPV virüs tipleri bulunmaktadır. Enfeksiyon oluşumuna neden olan virüs tipi ve vücutta bulunduğu bölgeye bağlı olarak, çeşitli tiplerde ve şekillerde siğiller oluşabilir. Bunun yanında siğile benzese de siğil olmayan farklı cilt lezyonları bulunmaktadır. Sıklıkla görülen siğil tipleri aşağıda detaylı olarak açıklanmıştır. Siğile benzese de farklı bir virüsten kaynaklanan cilt lezyonları da bulunmaktadır. En önemli siğil tipleri şu şekildedir:

Yaygın Siğiller

Verruca Vulgavis olarak adlandırılan siğiller ciltte en fazla görülen siğil türüdür. Vücudun her yerinde görülme olasılığı olsa da en çok ayak ve ellerde oluşur. Tırnak kenarlarında ve parmaklarda gelişme eğilimine sahiptir. Bu tip siğiller kaşıntıya ve basınçtan dolayı ağrıya yol almazlar. Bezelye kadar büyüklüğe sahip olabileceği için estetik açıdan kişinin kötü hissetmesine yol açabilir.

Tırnak kenarlarında ya da tırnak yatağında oluşan siğiller periungual olarak da adlandırılmaktadır. Çok küçük bir şekilde oluşmaya başlayan lezyonlar zamanla gelişerek karnabahara benzer bir görüntü oluşturur. En çok tırnaklarını yeme alışkanlığına sahip olan gençlerde ve çocuklarda gelişmektedir.

Düz Siğiller

Yaygın tip ile düz tip siğiller birbirine oldukça benzer lezyonlara sahiptir. Yüz, kol ve uyluk bölgelerinde sıklıkla düz siğiller görülmektedir. İlk bakıldığında far edilemeyecek boyutta olabilirler. Törpülenmiş bir üst görünüme sahip olan lezyonların renkleri sarımtırak, pembe ya da kahverengi olabilir.

İpliksi Siğil

İplik benzeri uzun bir gövdeye sahip yapıdaki siğillerdir. Verruca vulgaris (yaygın siğil) tipinin özel bir şeklinde görülür. Göz kapakları, burun, dudaklar ve boyun gibi bölgelerde genellikle yaşlı bireylerde görülür. Bu tip siğillerde kaşıntı görülebilir. Kurutma, yıkama ya da tıraş sırasında yaralanmaya yol açabilir. 

Estetik açıdan rahatsız edici bir görüntüye sahip olması nedeniyle tedavi edilmelidir. Verruca Filiformis siğilleri diğer siğillerden daha farklı bir görüntüye sahiptir. Cilt üzerindeki uzun çıkıntılar 1-2 mm uzunlukta gelişebilir. Sarı, kahverengi ya da ten renginde oluşabilirler. Oluştukları bölge nedeniyle yüz siğili olarak da adlandırılırlar. 

Ayak Tabanı Siğilleri

Verruca Plantaris siğilleri genellikle ayak tabanlarında görülmektedir. Diğerlerinin aksine bu lezyonlar kişiye oldukça ağrı verir. Genellikle spor salonu, hamam, yüzme havuzu gibi ortak kullanım alanlarında çıplak ayakla hareket edilmesinden dolayı bulaşmaktadır. Kişinin ayak tabanında çatlaklar ve tahriş oluşumu fazla ise Plantaris virüslerinin gelişimi için ortam sağlanmış olur. 

Lezyonlar genellikle ortası çukur bir şekilde çevresi yuvarlak ve düz bir ize sahiptir. Bu siğiller zaman içerisinde kabuklu ve sarı renkli bir görünüme sahip olur. Bazı bireylerde siğillerin orta kısmında siyah bir alan oluşabilir. Plantaris lezyonlarının tedavisinde kullanılan bantlar salisilik asit içermektedir. Diğer yöntemler ise; lazer tedavi, nitrojen ve küretaj gibi uygulamalardır.

Ayrıca lazer, radyo frekans teknolojileri veya kimyasal peeling gibi uygulamalarla leke tedavileri için kullanılan birçok yöntem bulunur, bunlar:

Genital Bölge Siğilleri

Genital bölgede oluşan siğiller genelde yumuşak yapıdadır. Kaşıntı ve ağrı gibi kişiyi rahatsız eden etkilere sahiptir. Bulaşma şekli cinsel yolla olmaktadır. Kanser riskinin düşük orana sahip olduğu HPV virüslerinde gelişmektedir.

Bu lezyonlar gözle görülebilecek büyüklüğe sahip olmayabilir. Şekilleri ve renkleri bakımından değişken özelliklere sahiptir. Cilt tonundan daha koyu bir renk olması ile ayırt edilebilirler. Lezyonların üst kısımları karnabahar görünümüne sahiptir, kabarık bir şekildedir. Tekli ya da kümelenmiş bir biçimde oluşabilirler. Uyluk, anüs çevresi, kasık, testis derisi ve penis erkeklerde genital bölgede siğilin görüldüğü kısımlardır. 

Kadınlarda ise; anüs içinde ve dışında, vajinada ya da rahim boynu (serviks) bölgesinde lezyonlar görülebilir. Bazı durumlarda siğiller dışarıdan görünmese de belirtileri ile tanımlanabilir. Kanama, kaşınma, vajinal akıntı ve yanma gibi rahatsızlıklar genital bölgedeki siğil oluşumunun şikayetleri arasında yer alır.

Göbekli Siğiller

Göbekli siğiller (molluscum contagiosum) lezyonları siğile benzese de aslında papilloma virüslerinden oluşmazlar. Siğile benzeseler de zararsız cilt modülüdür. Molluscum contagiosum virüsünün erken mikroorganizma lezyonlarındandır. Vücutta gruplar halinde gelişim gösterirler. En sık genital bölgede yetişkinlerde görülür. Çocuklarda ise koltuk altı, boyun, yüz ve gövde kısmında oluşurlar.  

Seboreik Siğiller

Gerçek siğillerden biri olmayan seboreik siğillerin neden oluştukları tam olarak bilinmemektedir. Herhangi bir virüsten dolayı oluşmadıkları için bulaşıcı etkiye sahip değildir. Seboreik keratoz olarak adlandırılan bu tip genelde yaşlılarda görülür. Kol, bacak, sırt, el sırtı, yüz ve göğüs bölgesinde görülür. Görünüm şekilleri çeşitlidir. Farklı alt tipleri olan bu lezyonlar lazerle ya da cerrahi müdahale ile tedavi edilir.

 

Lazer İle Leke Tedavileri

Siğil Tanısı Nasıl Konulur?

Normal şartlarda doktorlar için siğil tanısının konulması oldukça kolaydır. Siğil lezyonlarının muayenesi ile genellikle tanı konulur. Lezyonların genelinde siğillerin yapısı, şekli, bulunduğu yeri ya da siğil olup olmadığı pek çok bilgi vermektedir. Doktor muayenede tanı koyarken emin olmadığında lezyonlardan doku örneği alarak detaylı bir şekilde laboratuvarda incelenmesini talep edebilir. 

Bazı durumlarda da numune sırasında etki eden virüsün tespit edilebilmesine yönelik testler ve analizler yapılabilir. İmmünohistokimya yöntemler uygulanarak siğile neden olan HPV virüsünün yapısındaki proteinler tespit edilebilir. Polimeraz zincir reaksiyonu yöntemi ile hangi tipteki virüs olduğu ayırt edilebilir, virüsün DNA’sı incelenebilir.

HPV virüsünün hangi alt tipinde olduğunun tespit edilebilmesi için PCR yöntemi başta olmak üzere pek çok analiz yöntemi uygulanabilir. Bunlardan bir diğeri de virüsün DNA’sının laboratuvar ortamında incelenmesidir.

Siğil Tedavisi Nasıl Yapılır?

Herhangi bir tedaviye gerek duyulmadan aylar ya da haftalar içerisinden kaybolabilen vücut için zararsız lezyonlardır. Fakat kişiyi estetik açıdan rahatsız ediyorsa, herhangi bir şikâyete neden oluyorsa ya da genital bölgede gelişmişse tedavi edilmelidir. Bu duruma ayak tabanındaki siğiller örnek olarak gösterilebilir. Kişinin ağrı ya da kaşıntı gibi şikayetleri varsa siğilin tedavi edilmesi elzemdir. Şu durumlarda hasta doktora başvurmalıdır:

  • Siğiller enfeksiyon oluşturmuşsa, iltihap ya da kanama varsa
  • Diğer cilt hastalıkları ile birlikte görülüyorsa, örneğin atopik dermatit
  • Molluskum kontagiosum virüsüne bağlı olarak görülen göbekli siğil varsa

Bazı siğil türleri cilt kanseri tipleri ile karıştırılabilir. Bunlardan biri de seboreik siğillerdir. Bunun zararsız oluğundan emin olunmadan müdahale edilmemesi ya da herhangi bir işlem yapılmaması için muhakkak sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.

Siğillerin tedavi edilmesinde birçok farklı yöntem uygulanmaktadır. Uygulanacak olan yöntem siğilin; bulunduğu yer, boyutu, tipi, sayısına göre değişiklik göstermektedir. Bu nedenle uygulanacak olan tedavi planı kişiden kişiye değişiklik göstermektedir.

Tedavide; cerrahi prosedürler, dondurma yöntemi olarak bilinen kriyoterapi ya da içeriğinden salisilik asit bulunan ilaçlar uygulanmalıdır. Uygun müdahale sonrası HPV virüsünün aktifliği sona ereceği için tekrarlamaz. Kişinin bağışıklık sistemi zayıfsa tekrarlama potansiyeli yüksektir. Tedaviden sonra bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi oldukça önemlidir.

Siğillerin Tedavi Uygulamaları Nelerdir?

Birçok sebebe bağlı olarak oluşabilen siğillerin kimisi kısa sürede kendiliğinden geçmekte iken kimisi cilt üzerinde uzun süreler kalmakta ve kitlece büyümektedir. Kendiliğinden ve doğal yollarla geçmeyen siğiller için farklı tedavi yöntemleri mevcuttur.

1 – Salisilik Asit veya Laktik Asit İçeren İlaçlar

Siğilin olduğu bölgeye 2-4 hafta boyunca günde bir kez olmak üzere salisilik asit çözeltisi uygulanmaktadır. Salisilik asit çözeltileri krem ve cila başta olmak üzere pek çok formda üretilir. Bazı çeşitlerinin içeriğinde laktik asit de yer almaktadır. Bant formundaki salisilik asit kullanımında da aynı süre boyunca her gün uygulama yapılır. Daha etkin bir tedavi sağlayabilmesi ve lezyonlarda iyileşme görülebilmesi için bantlar işlemden önce 15 dakika suda bekletilebilir.

2 – Kriyoterapi Tedavisi

Doktor tarafından siğile nitrojen (sıvı azot) uygulanması kriyoterapi olarak adlandırılmaktadır. Nitrojen aşırı soğuk yapıya sahip olması ile siğilin üst katmanlarındaki hücrelerin yok edilmesini sağlar. Bu işlem farklı yöntemlerle uygulanabilir. İşlemde sıvı azotun içerisine pamuklu bir çubuk batırılarak lezyonun üstüne baskı yapılır. İyileşme sağlanana kadar bu işlem haftada en az bir kez tekrar edilir.

Bu tedavinin bazı yan etkileri bulunmaktadır. İşlem sırasında hasta ağrı hissedebilir. Sonrasında bazı hastaların ciltlerinde renk değişiklikleri ya da yara izleri oluşabilir. Periferik arter hastalığı ya da diyabetik ayak rahatsızlığı olan bireylerde kriyoterapi uygulanması tavsiye edilmez. Bunun nedeni ayak bölgesindeki siğillere yapılan tedavinin kötü bir şekilde iyileşmesine ve sinirlerde hasara yol açmasına neden olması ile ilgilidir.

Seansların birden çok yapılmasına gerek duyulsa da siğilin düşürülmesi amaçlanmaktadır. Kişide ağrı oluşmasına yol açan bu işlemde lezyonun altındaki deri ve çevresi dondurulur. Cilt ortalama bir hafta içerisinde donduktan sonra lezyonlar yukarıya doğru kaldırılarak deriden arındırılır.

3 – Cerrahi Tedavi

Bazı lezyonlarda kriyoterapi ya da ilaç uygulaması fayda etmeyebilir. Bu gibi durumlarda siğiller deriden cerrahi müdahale ile alınır. İşlem yapılacak bölge lokal anestezi ile uyuşturulduktan sonra cerrahi aletler ile siğil kesilerek deriden çıkarılır. Cerrahi müdahalenin yan etkisi siğil alınan bölgede yara izinin oluşmasıdır.

İnsanların hayatının bir evresinde yaşayabileceği bu rahatsızlık, kötü huylu cilt lezyonları arasında görülmese de birkaç yıl içinde kendiliğinden gerileyerek vücuttan kaybolur. Cildinizde herhangi bir bölgede oluşan siğillerin tespit edilmesi, diğer bölgelere ve başka bireylere yayılmasının engellenmesi için bir sağlık kuruluşuna başvurmalı, alanında uzman hekimden destek almalısınız.

Siğiller Nasıl Önlenebilir?

Siğillerin kişinin vücudunun bir bölgesinden başka bir bölgesine bulaşması mümkün olduğu gibi diğer insanlara da bulaşma olasılığı yüksektir. Bunun için şu tavsiyeleri uygulayarak siğil oluşma riskini azaltabilirsiniz:

  • Bağışıklık sisteminizin güçlü olması bulaş ihtimalinin azalmasında önemli bir faktördür. Bunun için dengeli beslenmek, sigara ve alkol tüketmemek, düzenli olarak egzersiz ve yürüyüş yapmak öneriler arasındadır.
  • Banyo yaptıktan sonra ayak ve el parmaklarınızın arasının nemli kalmaması için detaylı olarak kurulayın.
  • Cildiniz kuru ise ellerinize nemlendirici losyonları düzenli olarak sürün.
  • Ailenizden birinde siğil varsa aynı havluyu ya da aynı nesneleri kullanmamaya özen gösterin.
  • Saunalar, yüzme havuzları, hamamlar, spor tesisleri gibi ıslak mekanlarda ve otel odalarında mutlaka terlik kullanın.
  • Siğil olan bölgeye temas eden kıyafetleri ve havluları en az 60 derece sıcaklıkta yıkamanız dezenfekte olması bakımından önemlidir.
  • Tırnaklarınızın etrafındaki derilerin koparılması, enfeksiyona ve virüslerin bulaşabilmesine uygun zemin hazırlamaktadır. Küçük yaralar tırnak kenarlarında oluşabilir. Bunu yapmamaya özen gösterin.